19 Temmuz 2011 Salı

Yeni turkiye yeni medya

Tv de katıldığı bir programda polis muhabiri diyordu ki, “ Bu servis lafına sinir oluyorum. O belgeler nasıl gelecek tabi ki biri verecek. Biz de yazacağız. Bunun neresi servis?”.   

Aslında yeni medya denilen sistem böyle çalışıyor. Bilgiler sızdırılıyor ve medya eliyle hüküm verilmesi sağlanıyor. Tek merkezli bu bilgiler aslında dezenformasyon ve manipülasyon aracı. Bilgiler verilebilir, ele geçirilebilir ya da ulaşılabilir. Herhangi biri de bu bilgileri bulabilir, alabilir ya da verilebilir. Gazetecilik farkı da işte burada devreye girer. O bilgiler nosyon ve formasyon süzgecinden geçirilir. Karşı tarafın görüşleri ya da argümanları göz önünde bulundurularak haber haline gelir. Oysa gücün tek merkezli tahakkümüne ve yargısına dayalı medya düzeni artık neredeyse yadırganmıyor bile. 

Asıl tehlike de burada başlıyor. O muhabir “bunun neresi servis?” derken kendisi de manipülasyon ve dezenformasyonun tarafı olduğunu ortaya koyuyor.  

Medya , siyaset ve erk üçgeninde yaşananlar yeni değil. Eskiden  vesayetçi bürokratik tahakkümde de benzer durumlar oluyordu.  Ancak eski dönemde bu kadar meşrulaşmamıştı hatta genel medya içerisinde karşıtı olabilecek haberler ve tavırlar da olabiliyordu. Çünkü gazeteci refleksleri daha iyi çalışırdı. Medyanın yeni aktörleri gazeteci özellikleri taşımak yerine ideoloji tüccarı gibi belli bir görüşün ve düşüncenin pazarlamacısı haline geldi.  

Şimdi bunun adına yeni medya düzeni deniliyor.  Bu düzen şöyle çalışıyor: Önce suçlu yaratılıyor. Sonra delil uyduruluyor ve medya eliyle mahkum ediliyor. Bu evrensel hukuk ilkelerine de, çağdaş yaşam kriterlerine de, medya ilkelerine de aykırıdır.  30’u aşkın gazete ve bir o kadar da televizyon aslında bir buçuk televizyona ve gazeteye eşit hale geldi.  Biri cemaat destekli AKP erki, buçuk olan da Ergenekon’u da içinde barındıran bürokratik vesayetçi erkidir. 

Düşmanlık eksenli ve iki kutuplu vesayet erkinin yarattığı tablo budur. İki gücün amansız savaşı legal ve illegal devam ettiğine göre kendilerini bu güçlerle tanımlayan medyadan kendi işlevlerini beklemek hayal olacaktır. 

Olması gereken iki tahakküme de düşman olmayan gerçek bir medya anlayışıdır. Ya da şöyle bitireyim: Vicdani bir medya şart.