“kurbanın
olayım siyasi pankartları çekme”
“bu davanın
ne şikeyle ne de burayla ilgisi var” “biz üşürsek Ayetullah Bey ölür”
“cemaat fenerle başa çıkamaz”
3 temmuz’da
futbola yapılan darbeden beri kırmızı beyaz türkiye’de sarı lacivert bir tarih
yazılıyor.topuk yaylasından başlayan bir uzun yürüyüştü bu. bugün Silivri durağı vardı.kuşluk vakti başladı silivri
deplasman kampı hazırlıkları.konvoy oldular ki “konvoy” filmine selam çaktılar.
hedefe varıldığında yeni türkiye’yi en iyi anlatan en yeni yerleşim yeri
vardı.bir tarafta özgürlükleri henüz ellerinden alınmayanların binaları, diğer
yanda özgürlükleri rehin alınanların tel örgülü binaları. Hava kurşun
gibiydi.hani bıçak gibi soğuk derler ya
aynen öyleydi. Kimse üşümüyordu.14 şubat fenerbahçe günü olmuş ve tutkunun
sıcaklığı herkesi ısıtıyordu.
duruşma salonunun tel örgülerle çevrili alanın önü
saraçoğluydu sanki.itaatsizler susmuyordu.hiç uyumamışlardı, ne gam.3 temmuzdan
beri fenerli olan herkesin tek bir hastalığı var.” İnsomnia”.bütünüyle bu insomnia
hastalığı ayakta tutuyor. unutulmuyor,unutturulmuyor. İnsomnialı itaatsizler
yine bir aradaydı.
7’ler uzun yol diye gelememişti ama 77’e kadar herkes
ordaydı. itatsizlerin başında bulunan 70’lik bir büyüğe soruyorum “neden buradasın” “aç kalırım,açık
kalırım,ama Fenerbahçesiz kalamam.ben düşerim Fenerbahçe’yi düşürmem”
.
dolanıyorum itaatsizlerin arasında kendimi hiç olmadığı kadar güvende
hissediyorum.tanıyan çıkıyor arada.”twitterdan takipteyiz abi,var mı ihtiyacın”
diyorlar.bazıları gelip sarılıyor.biliyorum ki zor günlerde haksızlığa
hukuksuzluğa zülme ve zalime karşı durmanın sarılışı bu.sıcacık.
itaatsizler
meydan okuyor hem soğuğa hem zalimliğe. soyunuyorlar silivri ayazında, öyle
haykırıyorlar, “haklıyız kazanacağız”. 'giyinin çocuklar üşüteceksiniz'. "abi
cehennem donar Fenerbahçe donmaz" diyorlar . bir başkası "biz üşürsek ayetullah bey ölür". sırtımdaki kalın urba utanıyor,
onlara bunları çektirenler utanmıyor.
gazeteciler tedirgin, çünkü hiç olmadığı
kadar tezahüratlar sert.arbede de çıkıyor.” Yapmayın.bu arkadaşların suçu yok
ki.onlar da benim gibi gazeteci" diyorum. tek tek sayıyorlar temmuzdan bu yana
atılan manşetleri,yapılan programları. İnsomnialı itaatsizleri unutmuyor.neyse ki arbede de uzun
sürmüyor.
önümden geçen iki tane foto muhabiri konuşuyor.fotoğraf çeken arkadaşına “abi ne olur siyasi pankartları çekme. Başımız
belaya girmesin” diyor.kaldırım tribününde ise bu sefer hedefin adı konuyor. “cemaat
fenerle başa çıkamaz”. tezahuratlar yükseliyor aynı şekilde.çok sert ve çok
net.belli ki tayyip erdoğan’ın lefter’in cenazesine gelmesi hedefi
daraltmış.belki de ilk kez fethullah gülen cemaati açıkca eleştirilerin bu
kadar net hedefi oluyor. aziz yıldırım içeride kaldıkça 3 temmuz darbesinin
bütün yükü cemaate kalacak.eğitim ve hayır dışında sessiz sinema oyuncusu
olan fethullah gülen cemaati 3 temmuzdan
sonra darbeyi fütursuzca sahiplenmesinin tezahürünü tezahüratlarda yaşıyor. O meşum
günler belleklerde hala dipdiri ve hala canlı. Kimse artık susmuyor. korku perdesi yırtılıyor,gerçeklerin er meydanı kaldırım tribünlerinde.
Biri bağırıyor
ama sesi nerdeyse yok.” Biraz dinlen diyorum.”dudaklarını zar zor okuyarak
anlayabiliyorum söylediğini,” biz susarsak, fenerbahçe ölür”. gözlerim doluyor.sesim
düğümleniyor.kaldırım tribünü “fenerbahce düşmanlarını yenecegiz, silivri’yi
cehenneme çevireceğiz, haklıyız kazanacağız"diyor.3 temmuzdan beri itaatsizler
tarihlerinde hiç olmadığı kadar siyasi duruyorlar.yine de arada tribün
çocukları damardan volümü yükseltiyor ”tutuklu değiliz, tutkuluyuz” .
silivri
itaatsiz kampının bütün güvenliğini asker sağlıyor.fena halde özenli
davranıyorlar.incitmemek için aşırı bir hassasiyet var.yolun kapanmasında bile
rica minnet açıyorlar.belli ki onlar içinde bu dava şike davası değil,
tutkuların esir alınması.bir rütbeli asker açıklıyor aslında durumu,”bu davanın
şikeyle de ilgisi yok burayla da”.
meşaleler yanıyor cezaevi sisler ardında kalıyor.şimdi yer lacivert
gök sarı.hareketleniyor kalabalık. ali koç görünüyor.”daha yeni başlıyor”la
kaldırım tribüne en yakın isim olan ali koç, zor yürüyor izdihamdan.kısa ve net
konuşuyor. “siz varsanız bizde varız “.herkes var...zalimler hariç.
ateşim 40’larda
dayanmaya çalışıyorum. sadece 7’nin olmadığı 77’ye kadar herkesin olduğu tarihi
anlardan kopmak istemiyorum.ama ayakta duracak halim yok.
Tarihi bir gündü tabi
ki.müstehzi ifadeleri yutun. 105 yıllık kulüp tarihinde olmuş mu böyle bir şey.
YOK. hukuk tarihimizde mahkemeleri tribüne çevirmiş bir örnek var mı YOK. Spor tarihinde
böyle bir süreç yaşanmış mı YOK.herkes susarken,korkarken,paranın koltukların
arkasına saklanırken bir camia onur, şeref,hak,adalet,tutku diye en yüksek volümden
bağırıyorsa bu tarihtir. tarihi vakanüvisler değil halk yazar.yazıyor da.
Kaldırım
tiribünü beni çekiyor ama ateş de beni toprağa çekiyor.daha fazla dayanamayıp
kaldırım tribünündeki itaatsizlerden ayrılıyorum.geriye dönüp cezaevine bakıyorum.boğazım
düğüm düğüm.ahmet-nedim çıkacak yine yazacak diyebiliyorum.