8 Şubat 2012 Çarşamba

Tutun timsah gözyaşlarınızı; kalanlara da lâzım olacak!


cem karaca'nın ardından 12 şubat 2004 tarihinde yazmıştım bu yazıyı.


Cem Karaca... Harbi yılların gürz sesli adamı. Samimiyetsiz yıllarda gittin ve biliyordun timsah gözyaşlarını. İronik bir vasiyetti. Ben anladım. "Dönek" diyenlere tekbir getirttin. "Devletli şarkıcı" diyenlere inat devleti toprağına istemedin. Ama anladığım için daha çok acıyor içim. Bu ölü sevicilik iki yüzlülüğüne isyanım var. Cem Karaca öldü "Bilemedik kıymetini" dediler.
İyi de peki buna ne diyeceksiniz? Efsane olmuş bir grubun üyesi cebinde dolmuş parası olmadığı için randevusuna gidemiyor. Parası olmadığı için telefonuna kontör alamıyor ve randevusuna gelemeyeceğini söyleyemiyor.
Ne grubun adını yazacağım ne de cebinde kontör alacak parası olmayan üyesinin adını. Çünkü biliyorum onlar samimi yılların harbi insanları. Acınacak olmaktansa ölmeyi isterler.
Kalanlar' ayakta ölmek ister, yere yapışmış olsalar da. Bizzat şahit oldum. Arkadaşı ve müzik yoldaşı Cem Karaca'nın anısına yapılacak bir programa davetliydi. Program saati geldi ama ortalıkta yoktu. Arandı.
- ... bey, program başlamak üzere sizi bekliyoruz.
- Benim işim çıktı. Size yakın diğer arkadaşımı arasanız o gelse.
- Bizi çok zor durumda bıraktınız. Stüdyo, her şey hazır. Keşke gelemeyeceğinizi daha önce telefon açıp söyleseydiniz?
- şeyyy... Söylemem lazımdı ama.
- Gerçekten çok zorda kaldık. Biz Cem Karaca'yı gerçekten sevdiğimiz için programımızda anmak istedik. Yoksa onun ardından reyting ya da rant elde etmek için değil. Siz de bizim için efsane olmuş bir grupsunuz. Kaç kişi kaldınız ki. Sizi çok seviyoruz ve hep yanınızda olmak istiyoruz. Derdimiz buydu ...bey.
- Madem samimi konuşacağız. Söyleyeyim gerçeği. Bu çok zor geliyor ama... Hazır kartıma kontör alacak param yoktu, o yüzden sizi arayamadım. Son ana kadar belki dolmuş parası bulurum ümidiyle bekledim. Ama bulamadım. Sizi de arayamadım. Çok üzgünüm. (uzun bir sessizlik) Bunları söylüyor olmaktan da üzgünüm.
Cem Karaca 'yalak' değildi. Bizde değiliz. O yüzden son nefesine kadar üç beş kuruş için barda, şurda, burda çalışmak zorunda kaldı. Biz küpümüzü doldurmak için yalakalık yapmadık. Tavrımızdan, müziğimizden ödün vermedik. (uzun bir sessizlik) Şimdi "değerini bilemedik" diye timsah gözyaşı döküyorlar.
Ama halimiz ortada. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki ölünce beni de çok sevdiklerini söyleyecekler ama durum ortada (uzun bir sessizlik)Daha fazla konuşmak istemiyorum.
Sözün bittiği yer burası değilse neresidir? Şimdi tutun timsah gözyaşlarınızı 'Kalanlar'a da lazım olacak! (şimdi uzun bir sessizlik zamanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder