8 Mart 2010 Pazartesi

Ben Ne Yaptım!!!

Reddetme hakkımı kullandım. İstifa ettim. Daha önce de çok yaptım. Öyle abartılacak bir durum değil. Ama öyle bir hale geldik ki sıradan, olması gereken bile olağanüstü hale geldi. Gazetecilik hak ve sorumluluk bildirgelerinin en önemli maddelerinden biridir reddetme hakkı. Ve aynen şöyledir. “Gazeteci, çalıştığı basın ve yayın organının kendisiyle yaptığı sözleşmede de kaydedilmiş olması gereken temel çizgisini dikkate alır. O temel çizgi dışındaki ve onunla çelişen veya orada açıkça belirtilmemiş olan tüm telkin, öneri, istek ve talimatları reddetme hakkına sahiptir. Hatta aradan geçen yıllar içinde sürekli budansa da 212 sayılı yasanın da önemli haklarından biridir. Bu kadar basit. Her şey bu kadar net ve ortadayken nasıl oluyor da, “kapı önüne konulan”, “ kovulan”, “ kellesi alınan”,ifadeleri yazılıyor. İşte bu da interneti, pandoranın kutusu haline getirmeye çalışan eblehler yüzünden oluyor. Her şeyi yapmalarına rağmen bir türlü medya içerisinde kalamayan eblehler kinle nefretle yazıyor, aklı evvel birileri de bunu kopyalayarak çoğalmasını sağlıyor. Modern çağın efendisi google’a adını yazıyorsun bu eblehlerin hezeyanları çıkıyor. Öfkeleniyorum bu doğru ama çok da ciddiye almamak lazım. Ebleh işte deyip geçiyorum şimdi. Önemli olan medyanın reddetme hakkını hatırlamasıdır. Tam da bu tedhiş dönemlerinde lazım reddetme hakkı. Bir yanda Ergenekon diğer yanda cemaat maskeli uluslararası organizasyon.

1 yorum:

  1. Zamanın birinde çapkın mı çapkın bir kayıkçı yaşamış...Ne uçan ne kaçan kurtulurmuş elinden. Kayığa dişi sinek binse allem edip kallem edip ikna edermiş kayıkçı.
    Namı dilden dile yayılmış.Taaa kraliçeye kadar gitmiş marifetleri.
    Kraliçe demişki;" Hadi canım olur mu öyle şey? O,kayığa binen kadınların ucuzluğu.Ben de binicem ve bakın hiçbirşey olmayacak"
    Kraliçe, bütün uyarılara rağmen binmiş kayıkçının kayığına.
    Başbaşa açılmışlar denize.... Devamını Gör
    Kayıkçı hem kürek çekiyor, hem de her çekişinde;" derleeer" diyor...
    Bir, iki, üç derken kraliçe artık dayanamıyor ve sinirle;
    - Ne kendi kendine homurdanıp duruyorsun? Ne derler be adam?
    Kayıkçı kendinden emin.Arkasına yaslanıyor.Bıyığını şöyle bir burup;
    -Sen bu kayığa bindinya; vermesen de verdi derler...:)

    Yavşak bir düzenin içinde, yavşaklar ordusunun genel davranışının öyle olması gerekir de onun için böyle derler. O tayfa için iş bırakılmaz. Zamkla yapışılır koltuğa. Kapıdan kovsalar bacadan girilir.
    Reddetmek gibi bir kavram yoktur onların kitabında.
    Onun için kapıyı vurup çıkmak aptalcadır. Böyle birşey yapan ya aptaldır onlara göre ya da yalan söylüyordur...
    Yaa, kim ne derse desin.Bu sektörün erdemli insanlara herzaman ihtiyacı var. Erdemli insanların da en az yavşaklar kadar sesinin gür çıkması gerekir. Y. KARAKOÇ

    YanıtlaSil