4 Mayıs 2009 Pazartesi

Avukatlar müvekkil holiganı olmak zorunda mı?




Türk filmlerinin klişesidir. Avukatlar hırtın, hırlının, hırsızın, kaçakçının, deyyusun yani bilumum makbul olmayanın yanındadır. Onların yasadışı işlerini legal hale getirmek en önemli görevleridir. Patronlarının çantacısı muamelesi görürler. Bu abartılı bir film karakteridir. Ama hayatın içinde de garip bir rol alışları var. Geçenlerde bir mafya liderinin gizli kamerada kafaların güzel olduğu anda söylediği ‘Hadi avukat sen de oyna’ lafı üzerine avukatın döktürmesi de film karakterlerine rahmet okutmuştur ya neyse. Lafı döndürdüm biraz üstünüze afiyet, geleceğim yer Hrant Dink davası. Bu davada sanık avukatlarının davranışının başlı başına mercek altına alınması lazım. Her duruşmada arıza çıkarıyorlar. Nerdeyse silahı çekip orada olan herkesi kuşuna dizecek kadar öfke sahibiler. Savunmak başka şey holiganlaşmak başka şey. İşte bu holiganlaşmayı acayip buluyorum. Müvekkil holiganlığı üzerine avukatların kafa yorması gerekiyor. Mesleki deformasyon denilen şeyden avukatlar da sıyrılamıyor. Savunma hakkı asla ve kata müvekkil holiganlığını meşru kılmaz. Savunma hakkının bu kadar erozyona uğraması hepimiz için felakettir.

1 yorum: