10 Nisan 2009 Cuma

Ah benim 78'li yıllarım...


Müsadenizle 12 Eylül öncesine dönüyorum. Ne yıllardı ama. Kısaca 12 Eylül öncesi Türkiye’si. Heyecanın, kavganın, arkadaşlığın, paylaşımın değerini bulduğu yıllardı. Karadeniz’in yüksek rakımlı Aybastı ilçesinde başlayan sonra da sahil kasabası Vona’da bıyıkları terlettiğim yıllar... Kuşağımın adı 78... ucundan kenarından tuttuğum kuşak bu. Her şeyiyle böbürlendiğim 70’li yıllardan bugüne neler yitip gitmedi ki; büyülü fenerin ışığında ete kemiğe cıscıbıldak bürünen oyunculara hastaydım. Ne çok şey öğrendim onlardan. Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Zerrin Doğan, Dilber Ay bir de Seyyal Taner... Nedense onu hafif meşrep bulurdum. İlk ölümcül kavgamı Arzu Okay yüzünden yapmıştım... Arzu Okay ‘kötü kadın’ diyen komşumuzun oğlunun kafasını kiremitle nasıl ikiye bölmüştüm?.. Sevdik mi ölümüne severdik o yıllarda. Latin Amerika’da fado, fiesta, futbol Türkiye’de seks filmleri furyası...

Tabi ki televizyon taammüden girmişti hayatımıza. Kahramanlarımı oradan seçerdim. Zengin ve Yoksul’un Tom’u benim favorimdi... Tom rolünde Nick Nolte oynardı. Ama o faşist Falconetti adisi kabus gibi çökerdi hayatıma... Cehennem Sıcağı’nda Ben Quick’le maceradan maceraya koşardım... Dallas’ı ıskalamak olmaz... Herkes Ceyar’a kıl oldu o dizide ama ben Pamela’ya beddua ediyorum... Bütün kadınların Pamela gibi olduğunu sanıyordum.. ama heyhat gel gör ki kadınların Sue Allen olduğunu öğrendim... Hem de ne öğrenme...

O yıllarda silahlar hiç kına girmezdi... Barut kokardı insan bedenleri resmi ya da gayri resmi kurşunlarla ama düdüklü tencere faciaları ne çok vardı... Komşu mutfaklardan yükselen dumanlar ve yüzü gözü yanmış teyzeler, ablalar koşardı dışarıya doğru... Hastane ve sağlık ocaklarının kayıtlarında düdüklü tencere kıyımı kayıtları için yer kalmazdı... ‘Bir maniniz yoksa annemler size gelecek’ ön duyurusuyla gidilen ev ziyaretlerinde, mutfak tavanlarından mönü bulunurdu... Mutfak tavanlarında düdüklü tencereden fırlayan yemeklere bakıp ne yiyeceğinizi anlayabilirdiniz...

Hoower marka çamaşır makinesinden çıkan ayranın tadı Susurluk’ta bile bulunmazdı.... Hoower firması, çamaşır makinesi satışında Türkiye dünyada birinci sıraya yükselince ne çok şaşırmıştı.. Yapılan araştırmalar sonucunda küçük çamaşır makinelerinin ayran yapımında kullanıldığını öğrenince ne yaptılar onu bilmiyorum... Bunca sancı ve hezeyana rağmen hala bir maniniz olmazsa ‘Ah benim 78’li yıllarım’ devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder