16 Nisan 2009 Perşembe

Sen gittin ya Dost


“Sen gittin ya”. Giden birinin ardından yazılacak yazıya hep bununla başlamak isterdim. Oysa şimdi ne zor ‘sen gittin ya Dost’ demek. 15 yıl önceydi. İki aylık bir şeydin. Koynumda taşımıştım seni. Sarılmıştın bana. O gün bugündür hiç bırakmadın. Hep sarıldın. Ben koşulsuz sevmeyi senden öğrendim Dost. Sevgi adına ne çok şey öğrettin bana. Hoş, herkesçe böyle sevilmek istedim ya olmadı be canım Dost’um olmadı. Biliyorum ki yeryüzünde hiçbir şey senin gibi sevemez beni. Sevemezdi de zaten. Nankörlük etmeyeyim çok sevildim. Ama senin gibi sevmedi işte hiç kimse. Her ne olursa olsun giderken üzüldün, geldiğimde deli gibi sevindin. Köpekler böyledir işte. Ama her genellemedeki gibi tam doğru değil. Seninki bambaşkaydı. Sana bana özeldi aramızdaki bağ. Anlatamam ki. Deniyorum işte şimdi. Az buçuk kalem cambazlığım vardır bilirsin. Şimdi hepsi birbirine dolaşıyor. Kelimeler yetmiyor. Ya da ben iyice beceriksizmişim. Yazarak hafifler sanıyordum her acı. Öyle değil işte. Hep acıyacak onu da biliyorum. Hayat böyle derdim acısına ortak olduğum herkese. Biliyorum hayat böyle ama bu biraz fazla acı be bu hayat için. Zor yıllardı. En çok işsizliklerimde sevinirdin. Hep beraber olurduk. Gece gündüz. Şaşırırdın. Niye bu adam burada diye. Sonra anlardın sıkıntımı. Ne dışarı çıkalım diye şaklabanlık yapardın ne de canımı sıkardın. Uzun sürerdi işsizliklerim. Zordu. Ama senle kolaylardık o zorlukları. Para yoktu. Senin mamaya benim yemeğe ihtiyacım vardı. Bira şişelerini utana sıkıla zar zor satmıştım. Tavuk boynu alabilmiştim. En ucuzu oydu. Hala öyledir sanırım. Sadece sana yetecek kadardı. Severdin tavuğu ama yememiştin. Anlamış mıydın benim aç olduğumu hala bilmiyorum ama ertesi gün televizyonu satıp kendime güzel bir sofra kurana kadar yememiştin. Sana taş atan bi kaç zibidiyle takıştığımda nasıl da atlamıştın üstlerine. Beraber iyi benzetmiştik zibidileri. O neydi öyle. İnsan gibi aşık olmuştun. Raşa’yı hatırladın mı? Günlerce mecnun gibi gezmiştin. Evden kaçmıştın. Raşa’ların kapısında ağlarken bulmuştum seni. Aşk böyledir oğlum. Ağlatır. Bir kez seni çiftliğe bırakmıştım. Lanet tatil içindi. Geldiğimde ağlıyordun sarıldık beraber ağladık. Son kez sabaha kadar koyun koyuna yattık. Son anına kadar tuttum elini. Hep yapamam sanmıştım. Hep bu andan kaçmak istemiştim. Ama iyi ki kaçmamışım. Sen hep paylaştın hayatı benle bunun için yürekten teşekkürler. Hep yalnızdım ben. Ama o yalnızlığı sen olduğun için takmazdım. Şimdi yapayalnızım. İçten bakardın bana hep. Köpek bakışı zaten hüzünlüdür ama sen bir başka hüzünlü bakardın. Son anında baktığın gibi. O bakışın kaldı bende. Kocaman bir boşluk var. Anlatsam anlatamam ki. Söylesem ne diyebilirim ki. Sen şimdi yoksun. Tek gerçek bu. Benim buna alışmam lazım. Hepsi bu. Alışmam lazım. Ama nasıl. Nasıl….

8 yorum:

  1. Sen yalnız değilsin... Ben varım... BİZ varız...

    Başın sağolsun :(

    YanıtlaSil
  2. gitmez ki.. terk etmez seni.. öylece seyreder, göz yaşları yaşlarına karışır da bilmezsin.. koynunda yatıp nefesinde uyur da hissedemezsin.. bilir ama, sevgine sarılır gündüz gece. ta ki sen gidinceye.

    YanıtlaSil
  3. Soluk alıp üstünü veremediğimiz cimri kayboluşların adını ölüm koymuşlardı. Tahta bir çoraptı tabutlar. Ağaçlar da tabut olup bitiyordu işte. Gıcır gıcır cansızlıkları üzerimizde deneyen meleklerin ispatıydı ölüm. Toprağın yediği sessiz çekirdek taneleriydik hepimiz. Çıt çıt çıt bunda anlaşılmayacak bir şey yok diye bağırmaktan boğazımız karaya oturuyordu. Evcildi "ölüm", alır ve alıştırır. Darwin’in maymuncukla açmaya çalıştığı kaskatı bir soytarılık kilidi değildi ölüm.

    Seni en az "Dost" kadar seven kardeşin...

    Fatih... iyi ses

    YanıtlaSil
  4. Abim dostla olan birlikteliğiniz köpek sahip ilişkisinden çok öteydi hep,hatırlarmısın sana araba çarpmıştı da biz nihanla anlamamıştık ama dost sezmişti başında beklemiş ağlamıştı......Ne oluyor diye düşünürken biz sen kazayı anlatmıştın.Onunla çok güzel vakit geçirirdim , halasını çok sever ve hiç unutmaz o .Kaybımız için çok üzüldüm seni seviyorum güçlüsün biliyorum ve yanındayım herzamanki gibi.CANAN

    YanıtlaSil
  5. bir linkten gordum bu yazıyı. okudugumdan beri de aglıyorum. sizi de tanımam, Dost'u da. ben de kaybettim benim Dost'umu 6 Ocakta. olmuyor, alısılmıyor.. uyuyamıyorsunuz, gozununz surekli onu arıyor, cumlelerde o, ruyalar o, evin her yerinde o oluyor. hic kimse onun boslugunu dolduramayacak; ugrasmasınlar. onun yeri ayrı oluyor.. hickimse de onun gibi sevmeyecek sizi. ama ne mutlu ki 15yıl birlikteymissiniz. ben 8.5 yıl birlikteydim. acınızı yasayın. doyasıya yasayın... arada nefes alın derin derin.. ve aglayın bol bol. l.i.s.

    YanıtlaSil
  6. Bir adam tanıdım ben, bundan tam 2,5 yıl önce… Gözlüklerinin ardındaki gözlerinden ruhunu gördüğüm bir adam . İçinde ne kadar pencere varsa açıp ruhunu koronderde bırakan bir adam.
    Şimdi daha iyi anlıyorum bunu neden yaptığını. Meğerse yalnızlığını kovmaya çalışırmış açık unuttuğu pencerelerden esen rüzgarlarda.
    Sertti kabuğu aynı istiridye gibi , ama içi bir incinin oluşmasına imkan verecek kadar hassas ve bir o kadar yumuşak… Anlamazdı çoğu insan onu. Oda anlatmazdı zaten kendini.
    Ama biri vardı , Kendini anlatmasına gerek kalmadan onu anlayan biri …
    Sevdiklerimizi kaybetmek acıdır. Yanıktan daha beter sızlatır insanın ciğerlerini.

    Sözün Özü ,

    Sizi seven bu kadar insan varken yalnız kalamazsın çünkü biz bırakmayız , tabii siz yalnızlığı bize tercih etmezseniz …

    M.B.D.

    YanıtlaSil
  7. İnsanın acısı dindirmek mümkün mü? ümkünse ben bu acıyı durdurmak isterdim, sevdiklerimizin üzülmesini istemeyiz ve acıyı paylaşırız ki acı kişilere bölünür ve kişini yükünü hafifletir. Yanındayız abicim ve tüm sevenlerinle....Ç.HOŞ

    YanıtlaSil
  8. hani ruh hallerimiz bir dalga furyasına uğrar da ritimsiz sarsılmaya başlar duygularımız.. ve yansıtırız içimizden esen deli yelleri önümüze kattığımız dost çemberinin üstüne. kimi verdiği değerin artık kıymetsiz metaya döndüğünü göremeden sönüp gider etrafımızdan. kimi direnir bu soğuk rüzgarların tüm hışmına, kahrına ve çorak kalmış tepkileri bir kurtarma umuduyla.. bazen de banane bencilliğiyle yerer, yerden yere vurup döneriz emek harcıyla tutunmuş dostluğa..

    hiç hak etmediğin hakaretleri, sitemleri, talihsizlikleri; dost bildiğin bir dilin ucundan fırlayıp dimağına saplanması kadar sancıyan bir durum yok gibidir...

    sert ve ürkek bakışlarını harmanlayıp güvensizlik ve sarsılmışlıkla bakışlarını sana yollarken içini acıtır her şuası. bazen sevgi oluklarını akıtıp varolmanın en mutlu anlarına ev sahipliği eden minik yüreği hışımla püskürür savunmasızlığının ve acziyetinin ardına sığınır, korku dolu hatıralarla korkutmak ister hasmını..

    tüm bu karmaşadan bir hayat tablosu çıkar renklendirir iniş ve çıkışlar silsilesini..

    güneşin ışıltısını yaprakların loşluğu altından almaya çalışırken duyguların gökyüzünün tonlarıyla birlikte yumuşamaya yüz tutar. kalbinde buz parçacıkları çözüldükçe daha çok pişmanlık duyarsın hışmının verdiği hasarla yürek acısıyla..

    ve bir zaman sonra pişmanlık bir ok gibi saplanır güneşine, kararır bir günün baharı daha..

    gönül tellerine vurmaya başlarsın ağlamaklı bir el ayasıyla.. dinlersin, dinletirsin en hazin türkülerini ve savunursun sözlerinle harmanladığın gönül ezgileri.. bir dostluk türküsüdür tutturursun belki tutunur umuduyla yarım kalan, ömür payesine bile yetemeyen mutluluklar için..

    ya emek verip dostunun büyülenmiş, kör olmuş duygularının buhranlı bulutlarının dağılmasına, sevgi dolu yüreğinin sevgi huzmelerini yüreğine akıtmasına zaman vereceksin ve sahip çıkacaksın dostluğuna..

    ya da bir güzellik abidesinin enkazı altında ezilip, debelenip, veryasın edip çekip gideceksin, kaçacaksın geçmişine konulmuş korkaklık çentiğiyle bir sayfaya daha karartacaksın.. ruhuna çöreklenmiş kasvetlerle alıp başını savrulacaksın yeni başlangıçlara..
    karar senin..

    mustafa ağabey çok duygusal çok samimi bir yazı yazmışsın. bende içimde benzer duyguları hissettim. yüreğinize sağlık.

    ömer mazi

    YanıtlaSil