8 Nisan 2009 Çarşamba

‘Çukulata da getir Mustafa’

‘Çukulata da getir Mustafa’ sözü bestesi babaanneme ait bir türkü. Çocukluğumun tenha sokaklarında, bu türkü kulaklarımda çınlardı. Babaannem beni özlediğinde ve bayram geldiğinde hep ‘çukulata da getir mustafa’ türküsünü söyler, hasretle beni beklerdi. Bayramın ilk günü koşardım babaanneme ama bir kez bile çikolata onun deyişiyle çukulata götürmeden. Ya çikolata alacak param olmazdı ya da son harçlığımı çikolataya harcamaya kıyamazdım... Oysa o bir kez bile ‘hani çukulata’ demezdi. Sadece hasretle sıkıca sarılır ve gözlerinden yaşlar süzülürdü. Büyüdüm ve uzak kaldım babaannemden. Hayatın içine daldım fütursuzca. Iskaladıklarım arasında onun olduğunu ise çok sonra fark ettim. Hayatın zor ve dolambaçlı yollarında törpülene törpülene, düşe kalka yol alırken hiç duymadım ‘çukulata da getir Mustafa’ türküsünü. Babaannem aklına düştüğümde, ıssız bir tepede yolumu gözleyerek ‘çukulata da getir mustafa’ yı hep söylemiş. ta ki son nefesini verinceye kadar. Oysa şimdi ne çok isterdim adıma yakılmış bu türküdeki gibi olmayı. Çikolotayla doldurmak isterdim, eski köy evinin bütün odalarını.. ‘sana çikolata getirdim babaanne’ demeyi. Ama artık çok geç.. Belki de o yüzden acır içim, her çikolota gördüğümde. Yine bir bayram ve artık kimse bana ‘çukulata da getir Mustafa’ diye türkü yakmıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder